Değişimlere ve dönüşümlere sürekli gebe bir dünyada yaşadığımız hepimizin malumu, hal böyleyken dün gözde olanın bugün klişe haline gelmesi çok uzun zaman almıyor. Özellikle internet mecrasına ait birçok yöntem, tutum vs. bir anda gözden düşüp rafa kalkabiliyor. Örneğin web siteleri; bir zamanlar herkesin sahip olmak için can attığı bu sanal vitrinler tahtını sosyal medya uygulamalarına kaptırdı denilebilir mi? Özellikle aracı yapıların yaygınlaşmasından sonra web sitesi sahip olmanın önemi gerçekten azaldı mı?

Elbette kişisel web sitelerinin yerine sanal mecraların geçmesi anlaşılabilir bir durum; kullanım ve erişim kolaylığı, bazı kültürel ön kabuller ve her geçen gün artan kullanıcı sayısı işleri bu noktaya getirdi. İnternetin emekleme çağını görmeyen genç girişimciler için sosyal medyadan satış yapmak daha kolaysa neden internet sitesi için mesai harcasın ki?

Fakat etraflıca düşündüğümüzde görüyoruz, kazın ayağı öyle değil. Satış için sosyal medya kanalı yeterli olsa bile marka değerini yukarı taşımak için özenle hazırlanılmış bir web sitesine her daim ihtiyaç duyuluyor. Şöyle düşünelim; geleneksel ticarette vitrin ne demekse günümüz dünyasında web sitesi o demek! Markanızı sizin ağzınızdan tanıtan, müşterilerinize (ve potansiyel ortaklarınıza) ilk izlenim veren ve dış dünya ile iletişim kurmanızı sağlayaral hedeflerinize daha kolay ulaşmanızı sağlayan en etkili kaynaktan bahsediyoruz. 

Web sitesinin önemine ikna olduk; peki web sitesi tasarımı nasıl olmalı?